Herkesin bir başarı hikayesi vardır. Bu hikayelerin kahramanları hele ki kadınlarsa o hikayelerin ayrıntılarında daha büyük başarılar gizlidir. İlgen ve Selen Manizade isimlerini bir yere not edin. Çok yakında angora kazaklar sadece bu iki kız kardeşin isimleriyle anılacak.Karşımda 30’larını biraz geçkin çok güzel iki genç kadın… Enerjileri öyle pozitif ki direkt bana da geçiyor. Bundan üç yıl önce bir Ar-Ge projesi olarak başlayan Angora maceralarını anlatmalarını istediğimde iri mavi gözlerindeki ışık gözlerimi alıyor. Öyle heyecanlılar, öyle mutlular ki, geldikleri noktanın anlamından çok, yaşadıkları deneyimlerin tadını çıkardıkları her hallerinden belli.
Söze Türkiye’nin termal giyim konusunda büyük bir boşluk yaşadığını söyleyerek başlayan Manizade kardeşler, küçükken babalarının üşümesin diye kendilerine yurt dışından angora yününden özel giysiler getirdiğini anlatıyorlar. Bir yandan hayatlarının üşümekle geçtiğini belirtirken bir yandan da Akdeniz anemisi olarak bilinen Talasemi taşıyıcısı olmalarının bu işe girişmelerindeki rolüne değiniyorlar. Belli ki ‘üşümek’ Kyrangora’nın hikayesindeki anahtar kelime…
Avrupa’da Türk kadının zaferi
Selen ve İlgen, Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’nda mezun olduktan sonra filolog olmak yerine kendi işlerini kurmaya karar vermiş. İstanbul’dan kalkıp Kayseri’ye giderek tavşan yetiştiriciliği konusunda çalışmalar yapmışlar. Erciyes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tayfur Bekyürek’ten nesli tükenmekte olan Angora tavşanı hakkında ders alıp 2004 yılında Repcon adlı bir şirket bile kuran kardeşler, Avrupa Eeurowards yarışmasında elde ettikleri birincilikten bahsederken kadın olmanın önemini vurguluyor: “Orada yarışan iki Türk kadını olmak bizim için çok önemliydi. Bunu başarmış olmak hedeflerimizi büyüttü.”
Termal ürünler hazırlayarak giyim sektörünün içinde yer almayı kafaya koyan Manizade’ler, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki KOSGEB’e başvurarak “Yenilikçi bir ürün nasıl yapabiliriz?” sorusunun cevabını Kyangora’yla veriyor. Yurt dışında angoradan yapılan giysiler iç giyimle sınırlı ve genellikle yaşlılar için yapılırken onlar bunu geliştirerek ürünlerini outdoor (dış giyim) ve termal olmak üzere iki başlık altında topluyor. Termal ürünler, özellikle çocuk ve yaşlılar için hazırlanmış. Selen Manizade, romatizma, kansızlık gibi hastalıkları önlemek amacıyla medikal özellikler taşıyan termal Kyrangora’ların, ‘tedaviye yardımcı ürün’ kimlikli olduklarının altını çiziyor.
Kadın giyimine gelince… Estetik, şıklık, fonksiyonellik ve sağlık bir arada. Ofislerindeki askılıkta duranlara bakacak olursanız o bildiğiniz kalın angora kazaklardan eser yok; ince örme kumaşlarda yüksek oranda angora kullanılmış.Pembe, antrasit, siyah ve krem renkteki tiril tiril hırkalar, askılı bluzlar, zarif bir feminenliği ortaya koyuyor. 80’li yıllarda annelerinin giydiği angora kazaklarını yeniden yorumladıklarını ve modernize ettiklerini söylüyorlar. Çalışan kadının kat kat giyinme derdini ortadan kaldırmak için terletmeyen kumaşların kullanıldığı koleksiyon, her yaştan her kadına hitap ediyor.
Giysilerini dağcı Nasuh Mahruki’ye verip test etmesini istemelerine ne demeli? Mahruki, Everest Dağı’na tırmanışları sırasında tam da zirvede Kyrangora giyerek Selen ve İlgen’in haklı gururunu okşamış. Ünlü dağcının giysilerini çok beğendiğini eklemeyi unutmuyorlar.
Manizade kız kardeşlerin gerçekleştirdikleri hayal bugünün en ‘trend’ mesleklerinden biri olan ‘tasarımcılık’ değil. Onlara bakınca işin tezgahından gelen iki girişimci ruhu görüyorsunuz. Sabırla, inatla, özveriyle… Angora kazakları hafif, sorumlulukları ağır. Başarıları alkışlanacak cinsten. Emeklerine sağlık…